“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

               Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Yüz yıllar boyu bulunduğu her coğrafyada hür ve bağımsız yaşayan Türk milleti, söz konusu vatan olduğunda sınırlarına dikilen her gözü işgal, bayrağına uzanmış her cüretkâr eli hıyanet ve mukaddesatına uzanan dili zalim addederek gereğini yapmıştır. Hiçbir şekilde esaret şartlarına boyun eğmeyen aziz milletimiz; topuyla, tüfeğiyle, icap ettiğinde canıyla bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Şanlı tarihimiz bu kutlu mücadelenin sayısız misalleriyle doludur. Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı ve nihayet topyekûn Kurtuluş Savaşımız için de bu böyledir. Bugün ise, vatanın her karışında bir gazi ve onun kutlu savunması olduğunu; her karışının şehit kanı ile sulandığını bir kez daha idrak ediyoruz.

Millet Meclisimizin, Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasının ardından Mustafa Kemal’e “Gazi” unvanı ve “Mareşal” rütbesi vermesi, şehitlik ve gaziliğin milletimizin nazarındaki saygınlığının güzel bir işareti olduğunu biliyoruz.

“Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Aziz milletimizin bağrı tarih boyunca defalarca bu ateşin düştüğü yer oldu. Ülkemizin geleceği ve Türkiye Cumhuriyeti´nin bekası için, bağımsız yurttaşlar olarak yaşayabilmek için hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor; gazilerimizin taşıdıkları şerefe yaraşır bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri dileğiyle milletim ve camiam adına şükranlarımı sunarım.

Gazilerimiz ve şehit ailelerimiz bizler için birer mukaddes emanettir. Onların gururunu ve derin kederlerini paylaştığımızı, milletimizin her bireyi gibi bizlerin de bu emanetlere el kalbi duygularla sahip çıkmak için elimizden gelen gayreti göstereceğimizi bu vesileyle belirtmek isterim.